Cocopeatin aklanması
Mahsül başarısızlığına yol açabilecek olan tuzlardan arındırmak için işlendiğinde, atık ürün kullandığı ve ardından kolayca bertaraf edilebildiği için çevre dostu bir alt katman.
İşlenmemiş coco peat ürünün adını kötüye çıkarmıştır.
Mahsül başarısızlığına yol açabilecek olan tuzlardan arındırmak için işlendiğinde, atık ürün kullandığı ve ardından kolayca bertaraf edilebildiği için çevre dostu bir alt katmandır.
Cocopeat 1990’ların başlarında pazara girdi ve yetiştiriciler, esas olarak gül yetiştiricileri, onu alt katman olarak kullanmaya başladı. Yüksek verim, düşük hastalık oranı ve iyi gül rengi açısından ürünün iyi olduğu kanıtlandı ve sebzeciler dahil olmak üzere diğer ürün yetiştiricileri de onu denemeye başladılar. Bununla birlikte, gül yetiştiricileri kadar başarılı olamadılar ve zaman içinde diğer mahsullerin verimliliği düşmeye başladı, böylece hayal kırıklığı içindeki yetiştiriciler ya daha önce kullandıkları ortama geri döndü ya da başka ortamları denediler. Sorunun nedeni olarak, birçok tohum ve yabani otu barındırma eğilimde de olan cocopeat’in yüksek tuz içeriği gösterildi. Analiz sırasında yüksek tuz içeriği fark edilememektedir
çünkü tuzlar peat içinde bağlı olarak bulunur ve bitki büyürken yavaşça salınırlar. Gülün verimi iyidir, çünkü yüksek tuz seviyelerine duyarlı değildir. Yol açtığı sorunlara rağmen bu alt katmanın potansiyeli var gibi görünüyordu, ayrıca çevreci bir yaklaşımla bakıldığında atık bir maddeden yararlanmaktaydı.
1995 civarında bir grup Hollandalı cocopeat üreticisi, cocopeat’in işlenip işlenemeyeceğini anlamak için bir projede işbirliği yaptı. Üç yıllık projede ağırlıkla, cocopeat üzerinde güllerin büyümesine bakıldı ve projenin sonunda şirketlerden üçü Hollanda’da kendi cocopeat’lerini işlemeye başladı.
Hollanda’da atık suyun bertaraf edilmesi ile ilgili olarak ortaya çıkan çevresel sorunların farkında olan Hollandalı girişimci Peter Bulsing, cocopeat’i denemenin ve dünyada üretildiği bölgelerde işlemenin daha iyi olduğuna karar verdi.
“Benim düşüncem Hindistan’da işleme tesisleri inşa etmekti.” dedi.
Girişimcilerin çoğu kez bilimsel olan fikirlerini geliştirmek ve ticarileştirmek için onlarla çalışan, teknolojik bilgiye sahip bir şirket olan TDI’ya katıldı. “TDI ile birlikte ilk önce cocopeat’i Sri Lanka’da işlemenin olasılığı üzerine bir fizibilite çalışması yaptık.
Daha sonra planlarımızı, ihracatı teşvik etmek için kurulan özel bir program kapsamında sübvansiyon sağlayan Hollanda hükümetine sunduk.” Bizim vakamızda, Hollanda, işleme prosesi için gerekli
makineleri ihraç edecekti.
Basit ve güvenilir – TDI, Wageningen idari müdürü Bert Tournois “Geliştirilmesi gereken tesis çeşidi, gelişmiş bir ülkede operasyon için tasarlanacak olandan çok farklıydı” diyor. “Bir fabrikanın teknik özellikleri ve talepleri çok farklıdır. Orada farklı olan sadece insanların kültür ve eğitimleri değil, aynı zamanda işgücünü azaltmaya çalışmak gibi bir sorun da yok.” diyor.
İhtiyaçları olan şey sadece çok basit ve güvenilir makineler. “Ayrıca, yıkama ve kurutma için mümkün olduğu kadar az enerji ve su kullanan bir teknoloji ile ortaya çıkmak zorundaydık.”
Cocopeat’i kurutmanın geleneksel yolu yığınlar halinde güneş altında kurumaya bırakmaktır. Bu yöntem enerji açısından oldukça idareli olmasına rağmen, cocopeat’i tohumlar ve yabani otlar ile katışma riskiyle karşı karşıya bırakır, bu da kalite sorunlarına yol açar. Tournois “Bu sorundan sakınabilmek için kapalı bir yöntem geliştirmek zorundaydık” diyor. TDI, Bulsing’in şirketi Bucotec için ilk olarak Hollanda’da bir pilot tesis geliştirdi ve daha sonra onu Sri Lanka’ya nakletti.
Orada başka uyarlamalar da yapıldı, çünkü sistem hâlâ çok fazla su kullanıyordu. İşleme prosesi cocopeat’in kimyasallar ve mümkün olduğu kadar az su ile yıkanmasını içermekteydi. Bu, bağlı tuzları serbest bırakarak diğer bileşiklere bağlar ve onları çözünebilir bir formda tutar. Daha sonra cocopeat, tuzları ve suyu bertaraf etmek için mekanik baskı uygulanarak sıkıştırılır. Bu atık su, özütlenen tuzların problem yaratmadığı yerel muz çiftliklerini sulamakta kullanılmaktadır. Bir sonraki aşama, güneşle ısıtılmış ılık havanın kullanıldığı kapalı bir kurutma işlemi ile cocopeat’i kurutmaktır.
Tournois “Biz, kurutma işlemini endüstriyel bir işleme dönüştürdük, bu da yerel halk için büyük bir kültürel değişimdir” diyor.
Örnek fabrikalar – Pilot fabrikanın ardından Bucotec’in şimdi Hindistan’da fabrikaları bulunmakta ve Endonezya’da da bir tane kurulmaktadır. Bütün fabrikalar, her birinin eşit kalitede ürün verebilmesi amacıyla aynı model üzerine inşa edilmektedir. Ayrıca belirli bir çevreden hammadde alabilecek biçimde ve yılda
Bulsing “Bu şekilde elimizde her bir fabrikayı yürütmeye yetecek yerel tedarik olduğunu biliyoruz” diyor. “Şimdi daha fazla tesis kurmak istiyoruz ama ilk olarak yatırımcıları bulmamız ve onları kâr edeceklerine ikna etmemiz gerekiyor.”
Şimdiden Endonezya’da beş fabrika daha kurmak için bir anlaşma var, Sri Lanka’daki pilot fabrikanın ortağı ise bir fabrika daha kurmayı amaçlıyor. Bulsing “Ayrıca Meksika’daki en büyük domates fidanlıklarından biri olan Agras ile orada bir üretim tesisi kurmak üzere pazarlık halindeyiz” diyor.
Cocopeat’in günümüzde bir atık ürün olmasına rağmen değerinin artmakta olmasına dair bazı endişeler var. Hindistancevizi kabuğunun üstündeki lifler ip yapmak için öğütülür ve lifler ayrıldıktan sonra peat kabuğun kalan atık ürünüdür. “Bununla birlikte, liflerin fiyatı düştü ve artık peat kadar kâr sağlıyor. Gelecekte bütün hindistancevizini almak durumunda kalabiliriz” diyor.
Özellikler – Cocopeat’in ana kullanıcıları Japonya ve Güneydoğu Asya’daki diğer ülkelerde bulunan yetiştiricilerdir. Dünyanın diğer bölgeleri mevcut yerel alt katmanları kullanma eğilimindedir, örneğin Avrupa’da birçok yetiştirici sphagnum torfu veya kaya yünü kullanmaktadır, fakat bunların ikisi de çevresel baskı altında kalmaktadır. “Kaya yünü sağlığa zararlı olarak görülmeye başlanmıştır, çünkü kaya yünü seradan uzaklaştırılırken çok sayıda küçük partikül havaya yayılır,” diyor Bulsing. Cocopeat esas olarak çilek, salatalık, tatlı biber ve domates üretiminde kullanılmaktadır. İyi su tutma özelliğine sahip olan cococpeat’te kökler iyi büyür. Drenaj yüzdesini ve gübre kaybını azaltacak şeklide, suyu ve dolayısıyla gübreleri koruma yeteneğine sahiptir.
“Gübre ekleseniz bile ürünün stabilitesi iyidir, ayrıca sıcak iklimde üst katman kuruyabildiği halde kolaylıkla tekrar ıslatılabilir ve fiziksel özellikleri değişmez.”
Bununla birlikte, yetiştiriciler torf veya kaya yününden cocopeat’e geçiyorlarsa, örneğin, su idarelerini değiştirme ihtiyacı duyacaklardır.
“Sulama günde birkaç kez, az miktarlarda olmalıdır” diyor. Ayrıca birkaç mevsim sürebilen üretim sürecinin sonunda cocopeat kolaylıkla bertaraf edilebilir, çünkü toprak düzenleyicisi olarak kullanılabilir.
Buna mukabil, kaya yününün uzaklaştırılması, geri dönüşümü veya bertaraf edilmesi için yetiştiriciler sıklıkla para ödemek zorunda kalmaktadır.
“İnsanların kalite korkuları satışları engelliyor ve pazarda hala birçok kovboy malzemesi bulunmakta” diyor Bulsing. “Cocopeat’i işlemek mümkün olduğu halde küresel arzın sadece yaklaşık %10’u işlenmiş üründen oluşuyor ve güvenilir bir ürünü garanti etmenin tek yolu, onu, sözgelimi RHP programı altında belgesini almış, sertifikalı bir üreticiden satın almaktır” diyor.
Yayın: Fruit&Veg Tech
Yazan: Helen Armstrong